![]() |
![]() |
||||||
![]() |
|||||||
|
Arama sonuçları: "t����vbe eden" deyimiyle ilgili toplam 2177 kelime bulundu, fakat sonuçlar 300 adet ile sınırlandırıldı. Daha kesin sonuçlar için aranacak kelime(leri)nizi gözden geçirin. |
|||
Biyocoğrafya | Yunanca Nebat ve hayvanların yer yüzünde dağılışını ve sebebelerini tetkik eden ilim kolu. Hayatî Coğrafya. Biyojeografi. |
||
Bolşeviklik | (Bolşevizm) Rusya'da kanlı komünizm ihtilalini yapan ve bütün hür dünya milletlerinin de aynı ihtilal metotlarıyla komünizmin hâkimiyeti altına gireceğini savunan Marksist Leninist siyasî görüş. Bu görüşün temsilcileri önce Rus halkını aldattılar, onlara en çok özledikleri şeyleri va'dederek onları aldatıp kendilerine bağladılar ve cinayetlerine ortak ettiler. Sonra da va'dettiklerinin tam tersini uygulıyarak halkı köleleştirdiler. Daha sonra gerçeklerden habersiz başka milletlerin gençlerini ve işçilerini aldatarak memleketlerini komünizmin esaretine soktular. Bugün memleketimizde ve başka ülkelerde anarşizmin kaynağı bolşevizm (Komünizm) dir. Allah'ı, peygamberi, âhireti inkâr eden, vatan millet tanımayan, inançsız ve acımasız, insanları âlet olarak kullanarak milletleri içten yıkmak ve sonra hâkim olarak onları sömürmek isteyen bolşevizme ve komünizme karşı en büyük silâh Allah'a iman ve İslâmiyet'tir. Bolşevizm ve komünizm gibi üvey kardeşleri olan kapitalizm ve faşizm de insanlığa kan ve acıdan başka birşey vermemişlerdir. Gafletten uyanan insanlar, İslâmiyet'in yegâne kurtarıcı olduğunu anlamaya başlamışlardır. İstikbal İslâmındır ve İslâm'ın olacaktır. (Bak: Komünizm) | ||
Büreyde Bin El-husayb El-eslemî | Horasan diyarında en son hicri 62 veya 63 yılında vefat eden sahabedir. (R.A.). Müslümanların ilk sancaktarıdır. 177 Hadis-i Şerif nakletmiştir. 14 tanesi Buharî ve Müslim'de mezkûrdur. | ||
Bürhan |
|
||
Bürhan-ı Nübüvvet | Peygamberliğin hak olduğunu isbat eden bürhan ve delil. (Bürhan-ı risalet de aynı mânâdadır.) | ||
Bürhan-üt Temânü' | İstiklâliyet, ulûhiyetin zâtî bir hassası ve zaruri bir lâzımı olduğuna dair ve şirkin butlanını isbat eden delil ki; eşyanın yaradılışı müteaddit ellere ve esbaba verilse, âlemdeki nizam bozulup karışıklıklar çıkacağını gösterir, isbat eder. | ||
Bütçe | Farsça Devletin veya diğer kuruluşların yıllık gelir ve giderlerini (sarfiyat ve varidatlarını) gösteren ve bunlarla ilgili harcamaları tayin eden hesap işleri. |
||
Bütlal | Farsça Şaşa kalan, hayret eden, hayran olan. |
||
Bütperest | Farsça Putu mâbut ittihaz eden. Heykellere ibâdet eden. (Bak: Putperest) |
||
Câbir |
|
||
Câbir-ül-ensarî | Câbir Bin Abdullah El-Ensarî (R.A.) da denir. Meşhur sahabelerdendir. Bizzat Resul-i Ekrem'den (A.S.M.) ilim ve feyiz almış ve zamanında Medine-i Münevvere'nin müftüsü olmuştur. En çok hadis rivayetiyle meşhur olan altı sahabeden biridir. 1540 hadis rivayet etmiştir. 19 gazada hazır bulunmuştur. Hicri 73 tarihinde 94 yaşında Medine-i Münevvere'de vefât etmiştir. Akabe biatinde bulunan 70 Ensar'dan Medine'de en son vefat eden bu zattır. | ||
Cablus | Farsça
|
||
Cadı | Avrupa'da putperestlik çağından beri gelen bir inanca göre, şeytanın gücünü kullanarak büyü yolu ile insanlara kötülük eden, felâketler getiren kadın. Bu bâtıl inanç yüzünden birçok yaşlı masum kadın, cadı diye Hristiyanların kurduğu Engizisyon mahkemeleri kararıyla yakılmıştır. | ||
Cafcaf | Farsça Ahlâksız, iffetsiz kadın.CA'FER: Küçük akarsu, çay.CA'FERÎ: Şiilerden İmam-ı Ca'fer-i Sâdık Hazretlerine bağlı olduklarını iddia edenler.Bütün mânâsıyla İslâmiyet'e bağlı olup şeriatın emirlerine göre amel eden ve Âl-i Beyt'in büyük bir dinî şahsiyeti olan İmam-ı Ca'fer-i Sâdık Hazretlerine bağlılık iddiasının doğru olması için, o zat gibi olmağa ve Hz. Muhammed'in (A.S.M.) sünnetlerini yaşamağa gayret göstermek lâzımdır. |
||
Cafî | Cefa eden, eziyet veren. | ||
Cahid | Mânen, kavlen, kalemen ve maddeten cihad eden. Mücâhid olan. Din düşmanı ile elinden geldiği kadar mânen, kavlen, kalemen ve maddeten cenkeden, vuruşan. Mümkün olduğu kadar gayretle çalışan. Kur'an ve İman hakikatlarının neşrinde çalışmak suretiyle mücahede eden. | ||
Cahid | Bildiği halde inkâr eden. Ayak direyen. | ||
Cahûd |
|
||
Cail | Cevelân eden. Yerinde durmayıp hareket eden. | ||
Cair |
|
||
Calis | (C.: Cüllâs) Oturan, oturucu, cülûs eden. Tahta çıkan. | ||
Camedar | Farsça
|
||
Cami |
|
||
Cami-ül Huruf | Kitap te'lif eden, müellif, yazar. | ||
Camiiyyet |
|
||
Can-efşan | Farsça Bir dâvâ uğrunda canını veren, canını feda eden. |
||
Can-nisar | Farsça Canını harcayan, canını fedâ eden. |
||
Canişin | Birinin yerine geçen, birinin yerine vekâlet eden. Vekil. | ||
Cansiper | (Cansupâr): f. Canını feda eden. | ||
Câr |
|
||
|
osmanlicaturkce.com - © 2007-2022 - iletişim |