![]() |
![]() |
||||||
![]() |
|||||||
|
Arama sonuçları: "kün" deyimiyle ilgili toplam 82 kelime bulundu. |
|||
Bahr-i Sükûn | (Lût Denizi) Sularının kesif ve dalgasızlığından dolayı bu isim verilmiştir. | ||
Bi-kün Tevbe | Tevbe et. | ||
Bi-künem | Yapayım. | ||
Bî-sükûn | Farsça Sükûn bulmaz, durmaz, hareketli. |
||
Cevar-ül Künnes | Seyyar yıldızlar. (Ütarid, Zühre, Merih, Müşteri, Zuhal.) (Bak: Hunnes) | ||
Cilvekünân | Farsça Cilve yaparak. |
||
Dildil-künân | İnleyenler, acı çekenler, ıztırab çekenler. | ||
Emr-i Kün | "Kün" emri. Cenâb-ı Hakk'ın verdiği "Ol" mânasına gelen "Kün" emri. Allah (C.C.) bir şeye "Ol" diye emretse, (Yani, "Kün" dese) o şey derhal olur. (Yâni, "Fe Yekun") | ||
Girye-künan | Farsça Gözyaşı dökerek, ağlayarak. |
||
Handekünan | Farsça Gülerek, güle güle. |
||
Hem-kün | Farsça Aynı cins işte çalışan, işleri ve meslekleri aynı olan. Meslekdâş. |
||
Hitamuhu Miskün | Onun mühürü (sonu) misktir, meâlinde Mutaffifîn Suresi'nin 26. âyetinden bir kısımdır. Onda Cennet nimetlerinden bahsedildiği gibi, bu kelâm tatbikatta sözün, sohbetin sonunu hoş ve güzel sözle bitirmeğe denilir. $ dersin veya sohbetin sonunda okunması ile söze nihayet verilmesi gibi. | ||
Hunnes-künnes | Hunnes, Hânis'in; Künnes de Kânis'in çoğuludur. Kânis, süpüren mânasınadır. Umumiyetle, akıp akıp yuvalarına giden veya aynı yollarında gidip gelen yıldızlar demektir. Bazılarınca gündüz gaib, gece zâhir olan yıldızlara denir. Ekseriyetle yedi seyyar yıldızlara denmiştir. (Zuhal, Müşteri, Merih, Zühre, Utarid, Uranüs, Neptün) | ||
İşkünc | Farsça Çimdik. |
||
Ke-en Lem Yekün | Güyâ olmadı. Sanki olmadı. | ||
Kûn | Kuyruk sokumu bölgesi. Arka, mak'ad, kıç. | ||
Kün | "Ol" mânasında emirdir. Allah (C.C.) bir şeye Kün dese; o şey olur. | ||
Kün Feyekûn | (Bak: Emr-i kün) | ||
Küna | Farsça Arâzi. Tarla. Etrafı çevrilerek ekilen yer. |
||
Künam | Farsça
|
||
Künan | Farsça "Ederek, yaparak, eden, yapan" manâlarına gelerek kelimelere eklenir. Meselâ: (Hande-künân: Gülerek) |
||
Künasat | (Künâse. C.) Künâseler, süprüntüler. | ||
Künase | Süprüntü, zibil, çöp. | ||
Künat | (Kâni. C.) Kinâyeciler. Kinâye söyliyenler. | ||
Künbed | Farsça Kubbe. |
||
Künbül | Sağlam, dayanıklı, sert, katı. | ||
Künc | (Günc) f. Köşe. Bucak. Bodrum. | ||
Künc-i Kanaat | Kanaat köşesi. | ||
Künc-i Mihen | Mihnet, sıkıntı ve ıztırab köşesi. | ||
Küncüd | Farsça Susam. |
||
|
osmanlicaturkce.com - © 2007-2022 - iletişim |