Arama sonuçları: "dan yap��lmak" deyimiyle ilgili toplam 1323 kelime bulundu, fakat sonuçlar 300 adet ile sınırlandırıldı. Daha kesin sonuçlar için aranacak kelime(leri)nizi gözden geçirin. |
İnzımam |
(Zamm. dan) Bir birine ilâve olunmak, katılmak. Yapışmak. Birbiri ile alâkalı oluş. |
İrahe |
(Rahat. dan) Rahatlandırma, rahat ettirme. |
İrba' |
- (Ribâ. dan) Çoğaltma, artırma, fazlalaştırma.
- Faize verip artırma. (Haramdır)
|
İrkâb |
- (Rükûb. dan) Bindirme.
- Binilecek hayvan verme.
- Araba veya gemi gibi bir vasıtaya bindirme.
|
İrtiab |
(Ru'b. dan) Ürkme, korkma. |
İrtida |
(Ridâ. dan) Örtünme, bürünme. |
İrtişah |
(Reşha. dan) Sızma, terleme. |
İrtiza' |
(Rızâ. dan) Memeden süt emme. |
İrtiza' |
- (Rıza. dan) Razı olma, rıza gösterme, uygun ve münasib bulma. Kabul etme.
- Beğenme, seçme.
|
İrtizak |
(Rızk. dan) Rızık alma, rızıklanma. |
İsa (a.s.) |
Dört büyük peygamberden birisidir. Hakiki Hristiyanlık dininin peygamberidir. Kur'an-ı Kerim'de meziyet ve senası geçmektedir. İncil, mukaddes kitabıdır. Vahiy ile kendine gönderilmiştir. Ancak kendisinden sonra Havarileri tarafından yazılmıştır. (İncil'in bir yerinde İsa (A.S.) demiş: "Ben gideceğim; tâ dünyanın reisi gelsin." Acaba Hz. İsa (A.S.) 'dan sonra dünyanın reisi olacak ve hak ve bâtılı fark ve temyiz edip Hz. İsa'nın (A.S.) yerinde insanları irşad edecek, Resul-i Ekrem'den (A.S.M.) başka kim gelmiştir? Demek Hz. İsa (A.S.), ümmetine dâima müjde ediyor ve haber veriyor ki: Birisi gelecek; bana ihtiyaç kalmayacak, ben onun bir mukaddemesiyim ve müjdecisiyim. M.) |
İsaet |
(Sû'. dan) Kötü iş işlemek. Kötülükte bulunmak. Yaramazlık. |
İsah |
(Vesah. dan) Kirletme veya kirletilme. |
İskender |
(M. Ö. 356-323) Aristo'dan ders almış bir imparatordu. İskender-i Rumi de denir. Bundan başka ismi geçen bir de İskender-i Zülkarneyn vardır. (Bak: Zülkarneyn) |
İslâm |
- (Selâm. dan) İtaat, inkıyad, bir şeye teslimiyet. Din.
- Ist: Hz. Muhammed'in (A.S.M.), Allah'ın emriyle insanlara bildirdiği din. (İslâmlıkta, Allah'a itaat etmek, Peygambere tâbi' olmak ve din namına ne bildirilmişse, kalb ile dil ile tasdik ve onunla amel etmek şarttır. İslâm'ın beş şartı vardır: Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan-ı şerif orucunu tutmaktır.) (Ulema-i İslâm ortasında, "İslâm" ve "İman"ın farkları çok medâr-ı bahsolmuş. Bir kısmı, "İkisi birdir", diğer kısmı, "İkisi bir değil, fakat biri birisiz olmaz" demişler ve bunun gibi çok muhtelif fikirler beyan etmişler. Ben şöyle bir fark anladım ki: İslâmiyet, iltizamdır. İman, iz'andır. Tabir-i diğerle: İslâmiyet, hakka tarafgirlik ve teslim ve inkıyaddır; iman ise, hakkı kabul ve tasdiktir. Eskide bazı dinsizleri gördüm ki: Ahkâm-ı Kur'aniyeye şiddetli tarafgirlik gösteriyorlardı. Demek o dinsiz, bir cihette hakkın iltizamiyle İslâmiyete mazhardı; "dinsiz bir müslüman" denilirdi. Sonra bazı mü'minleri gördüm ki; ahkâm-ı Kur'aniyeye tarafgirlik göstermiyorlar, iltizam etmiyorlar, "gayr-ı müslim bir mü'min" tabirine mazhar oluyorlar.Acaba İslâmiyetsiz iman, medar-ı necat olabilir mi? Elcevab: İmansız İslâmiyet, sebeb-i necat olmadığı gibi; İslâmiyetsiz iman da medar-ı necat olamaz. M.)
|
İsmirar |
(Semrâ. dan) Esmerleşme, kara olma, kararma. |
İsrac |
(Sirac. dan) Yakma, yandırma. |
İsrar |
(Sırr. dan) Sır saklamak, gizlemek. Gizlenmesi lâzım bir şeyi gizlemek. |
İstar |
(Satr. dan) Yazı yazma. |
İstıksar |
(Kasr. dan) Kısma. Bir şeyin kısaltılmasını isteme. |
İstıksas |
(Kısas. dan) Kısas isteme. Bir katilin şeriatça öldürülmesini isteme. |
İstıktab |
(Kutb. dan) Kutuplaşma, bir kutubun etrafında toplanma, bir kutuba bağlanma. |
İstıtla' |
(C.: İstıtlâât) (Tulu'. dan) Anlamağa ve bilmeğe çalışma. Öğrenmeğe gayret etme. |
İsti'lac |
(İlâc. dan) İlaç isteme. |
İsti'lan |
(İlân. dan) İlânını isteme. |
İsti'sa' |
(İsyan. dan) İsyan etme. Anarşistlik ve zorbalık yapma. |
İsti'ta |
(Atâ. dan) Bahşiş istemek. Atiyye istemek. |
İsticaze |
- (Cevaz. dan) İzin ve cevâz isteme.
- Sunulan bir manzume için câize, yani para isteme.
|
İstida' |
(Vedâ'. dan) Bakılmak üzere emaneten bir kimseye bir şey bırakmak. Bir malı emaneten bir yere bırakmak. |
İstidame |
(Devam. dan) Bir halin devamını isteme. Bir şeyin devamını arzu etme. |
|